
Son yıllarda Türkiye, jeopolitik konumu ve güçlü altyapı yatırımları sayesinde küresel lojistik sektöründe öne çıkıyor. Özellikle Avrupa ve Asya arasında bir köprü niteliğinde olması, ülkeyi uluslararası taşımacılıkta stratejik bir merkez haline getiriyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin lojistik pazarı, 100 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış durumda ve dünya çapında pek çok şirket üretim ve dağıtım merkezlerini Türkiye’ye kaydırmayı tercih ediyor.
Türkiye’nin lojistik kapasitesindeki artış, özellikle pandemi sonrası dönemde lojistik ve tedarik zinciri krizlerine çözüm arayan uluslararası firmalar için büyük bir fırsat yaratıyor. Ayrıca, dijitalleşme ve yeşil lojistik çözümlerine yapılan yatırımlar, maliyetleri düşürerek verimliliği artırıyor.
Son dönemde dünya genelinde yaşanan tedarik zinciri krizleri, firmaları üretimlerini daha yakın bölgelere taşımaya teşvik ediyor. Bu bağlamda, Türkiye “yakın kıyı” kavramıyla öne çıkan ülkelerden biri olarak Avrupa için ideal bir tedarik üssü konumuna geliyor. Bu durum, Türkiye’yi lojistik sektörü için uluslararası yatırımcıların gözünde daha cazip hale getiriyor.
Türkiye, son 5 yılda hızla gelişen altyapı yatırımları sayesinde, hem iç pazarda hem de ihracatta önemli bir lojistik üs haline geldi. Bu yatırımlar, özellikle demiryolu ve denizyolu taşımacılığında büyük iyileştirmeler sağladı. Ayrıca, Amazon gibi global şirketler, Türkiye’de yeni lojistik merkezleri açarak yerel ve uluslararası pazarlarda etkinliklerini artırıyor.
Türkiye’nin lojistik sektörü, geniş iş gücü ve stratejik konumu ile gelecekte daha da büyümeye aday. Şirketler için sunduğu maliyet avantajları ve hızlı erişim imkânları, Türkiye’yi lojistik merkezi haline getiren en önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Diğer Haberler